20 Eylül 2007 Perşembe

eMPaTi


Hiç sormadınız ki bana…

Doğrularınızla yüzleşmeye korktuğunuzdan mütevekkil,
Bakamadınız aynalara…
Önyargılarınızla dolu küfenizi, dökerken gözler önüne,
Çok da kibirli ve bir o kadar da acizdiniz…
Gerçeklerimi göremeyecek kadar da yabancıydınız ayrıca,
Hep yanımdaydınız ama bilmem nasıl etsem tarifini,
Bir nefes kadar yakın ama bir yıldız kadar uzaktınız ruhuma...

Şansın tanımı neydi anımsayamaz olmuştum…
Bir de, kime göre şanslı kime göre şanssızdım…
Gerçi o kadar alıştırdınız ki kendi yalan gerçeklerinize beni
Ben bile şanssız görür olmaya başlamıştım kendimi size göre…

Peki bu kadar her şeyi en çok bilen sizken
Nasıl oldu da benim penceremden bakamadınız dünyaya
Neden bir kere bile, evet evet… yalnızca bir kerecik bile
Anlamak istemediniz beni?
İtiraf etmekten korktunuz çünkü,
Biliyordunuz ben de sizinle aynı şartlarda gelmiştim dünyaya!
Hiçbirimize sormadılar!
Seçme şansı vermediler!
Dinini, dilini, ırkını, cinsiyetini, rengini, aileni…

İşte kilit nokta…
Sözü tamda getirmek istediğim yerdeyim şuanda…
Aile’m’de

Tercih mi yapmalıydım acaba?
Hanginizi atmalıydım peki?
Dünyaya gelmeme sebep olan varlıkları mı?
Dünyada yaşamama neden olan varlığımı mı?

Tanrı’nın beni affetmeyeceğini bile bile
Hiç düşünmeden sende almışken soluğumu…
Titrek dudaklarında erirken tüm benliğim
Ve hiç hesapsızca, oracıkta verebilecekken canımı senin uğruna…
İşte yine aynı perde!
Ben senin uğruna nelerden vazgeçerken
Sen kendi bencilliğinle çoktan çıkıp gitmiştin benden…

Hayat hep mi acı tecrübelerle geçecekti?
Ya da hep bana mı somurtacaktı kader?
Benim hiç mi bir miladım olmayacaktı?
Hep mi terk edilip, hep mi ortada bırakılacaktım?
Şimdi bana hayattan kalan;
Ne bir sebep ne bir neden…

Keşke bir kere sorsaydınız bana!

Hiç yorum yok: