7 Eylül 2008 Pazar

Hikaye

Ben bu kalemi her elime alışımda

Mürekkebinden sen damlarsın…

Her seferde yeni beyaz sayfalar açarım, sarı sayfalar üstüne…

Tozlanmış mısralarda…

Tek bir çığlık, özlemin olmuştur…

Her sesin kıvrımında,

Her noktalı virgülün köşe başında

Sen varsındır…

Göz yaşlarımın kabarttığı sayfalarda…

Biçare tesellilerini okurum…

Çoğu acıtır, incitir beni…

Tutamaz kendimi, ağlarım…

Öyle nemli gözlerle değil…

Avuç dolusu, hıçkırıklarla…

Boğulurum sensizliğimde…

Aşkı dolu dizgin yaşatırsın bana…

Hayranlığım iki kere artar sana…


Aldattığın an’larda bile sevdiğini bilirim mesela…

Göz yumarım, ses çıkarmam, ben hep en çok sevenimdir, bilirim…

Zaman geçer, sen beni hep daha fazla seversin, ben hep sana daha çok bağlanırım…

Gözünden sakındığın kadarda incitirken sol yanımı…

Farkında olmadan aşkı küstürürsün …

Hayatın rengi değişir yavaştan…

Eski ritminden eser kalmaz zamanla…

Geceler daha uzun yaşanmaya başlar…

Gözler uykuya hasret, bedenler birbirinden ayrı…

Farklı duvarlara bakılarak sabah edilir…

Nihayete erer zamanla

Hikayenin başında kalem bendeyken…

Sonunu ısrarla sen yazarsın…

Ben bu dili anlamak istemiyorum…

Giriş ve gelişmesini içim titreyerek yazdığım kompozisyonumun,

Sonucunu yine bir avuç dolusu göz yaşıyla okuyorum…


Bir farkla…


İlki aşkın içindi… Sevincim taşıyordu bedenimden…

İkincisi aldatışın için… Hüznüm akıyor RUHUMDAN…


Hiç yorum yok: